bugün
- aşkta yaş farkı önemli midir8
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz8
- iğrenç bir his tarif et39
- bik bik bu sözlüğün divasıdır18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek13
- anın görüntüsü14
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz44
- sözlük yazarlarının abileri10
- insanlar melek mi şeytan mı8
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- en yaşlı özelliğiniz17
- eski kırığının burcunu hatırlayan erkek8
- yakışıklı ama zengin erkek12
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam14
- düşün ki o bunu okuyor11
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız12
- icardi190525
- hemşire kızlar nasıl oluyor10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi18
- özgür özel13
- suriyeliler suriye'ye dönsün19
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi24
- fake hesabım için nick önerileri9
- kruvasan ile kahvaltı yapmak8
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız19
- memesi küçük olmak8
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek16
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- insana kendini kötü hissettiren şeyler26
- yazarların ruh hali10
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması15
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- 1 mayıs8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- oksijensizsu14
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- japonyada düşen insana yardım edenler12
entry'ler (177)
Yurt dışına çıkmak. (ucuz yolu demediniz)
Başlığı açan arkadaş kimdir, necidir diye profiline girip baktım.
10 dk önce de şöyle bir enrty girmiş:
*******
bahsi geçen erkek benim arkadaşlar bir tane kızı hamile bırakmıştım sonra hesabımı silip kaçtım olay bundan ibaret. o zamanlar liseye gidiyordum cinsellikten anlamıyordum, hehe.
*******
10 dk önce de şöyle bir enrty girmiş:
*******
bahsi geçen erkek benim arkadaşlar bir tane kızı hamile bırakmıştım sonra hesabımı silip kaçtım olay bundan ibaret. o zamanlar liseye gidiyordum cinsellikten anlamıyordum, hehe.
*******
Binlerce lira verilerek alınan pırlantanın, satarken beş kuruş etmemesi.
Açacaklar var biliyorum. Çünkü Einstein'de dediği gibi, iki şey hiç değişmez.
Evrenin sonsuzluğu ve insanoğlunun aptallığı.
(bkz: sakız orucu bozar mı)
Evrenin sonsuzluğu ve insanoğlunun aptallığı.
(bkz: sakız orucu bozar mı)
2017 de çocuklarıma yazdığım mektup.
Çocuk benim olacağı için, istediğim gibi nasihat verip, atıp tutmaktan geri kalmamışım. *
https://ciplakyazar.com/g...kteki-cocuklarima-mektup/
Çocuk benim olacağı için, istediğim gibi nasihat verip, atıp tutmaktan geri kalmamışım. *
https://ciplakyazar.com/g...kteki-cocuklarima-mektup/
Hakarete uğramak aslında insanı arındırmaz mı? En yoğun ve acı bilinçlenme hakarete uğramakla başlamaz mı? - Yeraltından Notlar
chrome adblock eklentisi ile çözdüğüm sorun.
Kendisi mesai arkadaşım olur.
Hiç öyle gümbür gümbür de geldiği söylenen z kuşağına benzemiyor.
Dur bakim...
Yok cidden benzemiyor.
Hiç öyle gümbür gümbür de geldiği söylenen z kuşağına benzemiyor.
Dur bakim...
Yok cidden benzemiyor.
boş zamanlarımda telefonun not defteri uygulamasını açarak çalakalem yazmaya çalıştığım mini hikayeler.
başta kolay gibi geliyor ama tamamen yüz (rakamla 100) kelimeyle bir şey anlatmaya çalışmak hakikaten zor.
Merak edenler için:
https://ciplakyazar.com/c...yku/100-kelimelik-hikaye/
başta kolay gibi geliyor ama tamamen yüz (rakamla 100) kelimeyle bir şey anlatmaya çalışmak hakikaten zor.
Merak edenler için:
https://ciplakyazar.com/c...yku/100-kelimelik-hikaye/
Bir hint çalgısı olan sitar olduğunu düşünüyorum. Acemi birinin çalmaya çalışırken parmaklarını kesebileceğini duymuştum.
Eğer Tercih edilen bir yalnızlık ise huzur, zoraki yalnızlık ise acı verir.
Tanrı kelimesinin dışlanmasının bir kaç nedeni vardır.
Birincisi bu kelimenin Kuran da geçmemesidir. Çünkü Kuran’a göre Allah’ın 99 ismi vardır ve bu 99 isim arasında Tanrı olmadığından bu kelime çoğu zaman dışlanmıştır.
ikincisi ise, Tanrı kelimesinin putperestlik olduğu düşüncesidir. Aslında sadece Arapça olan Allah kelimesinin Türkçe çevirisidir.
TDK : (1. özel, isim Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Tanrı )
Tanrı kelimesinin yaşadığımız toplumda hoş karşılanmamasının bir diğer nedeni ise; Tanrı kelimesinin konuşma dilinde Allah gibi yaygın olarak kullanılmamasıdır. Fakat halk dilinde Tanrı pek yaygın kullanılmadığı gibi yazım dilinde de hoş karşılanmıyor.
Ayrıca kurum olarak iyi-kötü tartışmasına girmeden diyanetin bu konudaki cevabını da eklemek istedim.
Diyanet işleri Başkanlığı “Allah” ismi yerine “Tanrı” kelimesini kullanmak caiz midir? sorusuna şu şekilde yanıt veriyor:
--spoiler--
“Tanrı” kelimesi, Arapça “ilah” kelimesinin karşılığıdır. “ilah” daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. “Allah” kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre “Allah” kelimesi, Cenab-ı Hakk’ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan “Allah” kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını “Allah” diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla “Allah” bu adla veya “esmâ-i hüsnâ” adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüceAllah’ı “Tanrı” diye anmak da islam inancına aykırı olmaz.
--spoiler--
Birincisi bu kelimenin Kuran da geçmemesidir. Çünkü Kuran’a göre Allah’ın 99 ismi vardır ve bu 99 isim arasında Tanrı olmadığından bu kelime çoğu zaman dışlanmıştır.
ikincisi ise, Tanrı kelimesinin putperestlik olduğu düşüncesidir. Aslında sadece Arapça olan Allah kelimesinin Türkçe çevirisidir.
TDK : (1. özel, isim Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Tanrı )
Tanrı kelimesinin yaşadığımız toplumda hoş karşılanmamasının bir diğer nedeni ise; Tanrı kelimesinin konuşma dilinde Allah gibi yaygın olarak kullanılmamasıdır. Fakat halk dilinde Tanrı pek yaygın kullanılmadığı gibi yazım dilinde de hoş karşılanmıyor.
Ayrıca kurum olarak iyi-kötü tartışmasına girmeden diyanetin bu konudaki cevabını da eklemek istedim.
Diyanet işleri Başkanlığı “Allah” ismi yerine “Tanrı” kelimesini kullanmak caiz midir? sorusuna şu şekilde yanıt veriyor:
--spoiler--
“Tanrı” kelimesi, Arapça “ilah” kelimesinin karşılığıdır. “ilah” daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. “Allah” kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre “Allah” kelimesi, Cenab-ı Hakk’ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan “Allah” kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını “Allah” diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla “Allah” bu adla veya “esmâ-i hüsnâ” adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüceAllah’ı “Tanrı” diye anmak da islam inancına aykırı olmaz.
--spoiler--
Hayat benden memnun mu orasını bilmem ama ben sanırım memnunum.
Bu hayattaki amacınız ne? Ne yapmak, ne olmak istiyorsunuz?
Bu hayattaki amacınız ne? Ne yapmak, ne olmak istiyorsunuz?
Şu anda dünyada 4000 küsür din ve mezhep var. inanlar bunun sadece 1 tanesini seçip kalan 3999 reddediyor. Ben ise 4000 i de yanlış diyorum.
Ancak!
Aynı zamanda Toplumun refahı için Tanrı ve din inancının gerekli olduğuna da inanıyorum.
2015 yılında yeni zelanda'da bir psikolog, yaşları 5-10 arasında değişen çocukları küçük bir teste tabi tutuyor.
Yere bir çizgi çekerek, o çizgiyi geçmeden arkaları dönük bir şekilde koyduğu hedef tahtasına elindeki topları atmasını istiyor. Sonunda da muhteşem bir ödülün onları beklediğini söylüyor.
Çocuklar tek tek odada bu oyunu oynarken onları gizli bir kamera ile izliyor. Ve görüyor ki çocukların çocu hile yaparak, topları atmadan eliyle hedef tahtasına koyuyor.
Daha sonra çocukları tekrar topluyor ve bu kez onlara boş bir sandalyeyi gösterek, orada bir prenses oturduğunu, çok iyi kalpli olduğunu söylüyor. Aynı zamanda bu prensesin görünmezlik gibi sihirli bir gücü olduğunu anlatıyor.
Çocuklar ikinci kez odaya teker teker girerek oyunu oynmaya başlıyor. Ancak ilginç bir şekilde hiçbiri hile yapmıyor. Hatta küçük bir kız çocuğu boş sandalyeyi eliyle yokluyor.
Sonuç olarak psikolog şu sonuca varıyor: Çocuklar kimse görmüyorsa neden hile yapmayayım ki diye düşünüyor.
Diğer bir deyişle inanç gerekli diyor. Bencil davranışlardan vazgeçip, kötülüğü kontrol etmek için izlendiğimize inanmamız gerektiğini söylüyor.
Cennet inananlar için nasıl ödül sistemi ise; cehennem de aynı zamanda işleyecekleri günahlar için caydırıcı görünmez bir güç oluyor.
Ancak!
Aynı zamanda Toplumun refahı için Tanrı ve din inancının gerekli olduğuna da inanıyorum.
2015 yılında yeni zelanda'da bir psikolog, yaşları 5-10 arasında değişen çocukları küçük bir teste tabi tutuyor.
Yere bir çizgi çekerek, o çizgiyi geçmeden arkaları dönük bir şekilde koyduğu hedef tahtasına elindeki topları atmasını istiyor. Sonunda da muhteşem bir ödülün onları beklediğini söylüyor.
Çocuklar tek tek odada bu oyunu oynarken onları gizli bir kamera ile izliyor. Ve görüyor ki çocukların çocu hile yaparak, topları atmadan eliyle hedef tahtasına koyuyor.
Daha sonra çocukları tekrar topluyor ve bu kez onlara boş bir sandalyeyi gösterek, orada bir prenses oturduğunu, çok iyi kalpli olduğunu söylüyor. Aynı zamanda bu prensesin görünmezlik gibi sihirli bir gücü olduğunu anlatıyor.
Çocuklar ikinci kez odaya teker teker girerek oyunu oynmaya başlıyor. Ancak ilginç bir şekilde hiçbiri hile yapmıyor. Hatta küçük bir kız çocuğu boş sandalyeyi eliyle yokluyor.
Sonuç olarak psikolog şu sonuca varıyor: Çocuklar kimse görmüyorsa neden hile yapmayayım ki diye düşünüyor.
Diğer bir deyişle inanç gerekli diyor. Bencil davranışlardan vazgeçip, kötülüğü kontrol etmek için izlendiğimize inanmamız gerektiğini söylüyor.
Cennet inananlar için nasıl ödül sistemi ise; cehennem de aynı zamanda işleyecekleri günahlar için caydırıcı görünmez bir güç oluyor.
Ölümünden sonra yerine 9 yaşındaki oğlu tutankamon geçmiştir. Ancak 9 yaşındaki bir çocuk yönlendirilmeye çok müsait olduğundan, insanlar ve tapınak rahipleri güneşe tapınmayı reddederek eski inanışlarına dönmüşler.
Hatta akhenaton'un ismi dönemin oyma taş duvarlarından kazınarak silinmiştir.
Oğlu tutankamon ise 19 yaşında, yani sadece 10 yıl hüküm sürdükten sonra ölmüştür.
Yanlış hatırlamıyorsam en genç mısır firevunu olarak da bilinir.
Hatta akhenaton'un ismi dönemin oyma taş duvarlarından kazınarak silinmiştir.
Oğlu tutankamon ise 19 yaşında, yani sadece 10 yıl hüküm sürdükten sonra ölmüştür.
Yanlış hatırlamıyorsam en genç mısır firevunu olarak da bilinir.
Tolstoy tarafından yazılan muhteşem eser.
Kitabı baştan sona pür dikkat şu kanaldan dinledim: https://www.youtube.com/watch?v=r80R1zEmdeM
Dikkatimi çeken bir hususu da burada sizlerle paylaşmak istedim.
Platona göre "en kötü devlet devletsizlikten iyidir."
Tolstoy ise; başkaldırmaktan korkmayın, siz vergi vermeyi bıraktığınız anda sizin o devlet dediğiniz otorite zaten güç kaybetmeye başlar. Kısaca bu kadar korkmayın diyor.
Bir noktada doğru söylüyor. Ancak Tolstoy'un hesaba katmadığı bir şey var ve kitabın başından sonuna kadar bundan hiç bahsetmedi.
O da yandaşlar.
Yani kralcılar!
Bu nedenle ben de platon gibi düşünüyor ve Olası bir devletsizliğin, o devlete bağlı topluluğu iç çatışmaya götüreceğini düşünüyorum.
Tabi yanılıyor da olabilirim. Konu tartışmaya açıktır.
Kitabı baştan sona pür dikkat şu kanaldan dinledim: https://www.youtube.com/watch?v=r80R1zEmdeM
Dikkatimi çeken bir hususu da burada sizlerle paylaşmak istedim.
Platona göre "en kötü devlet devletsizlikten iyidir."
Tolstoy ise; başkaldırmaktan korkmayın, siz vergi vermeyi bıraktığınız anda sizin o devlet dediğiniz otorite zaten güç kaybetmeye başlar. Kısaca bu kadar korkmayın diyor.
Bir noktada doğru söylüyor. Ancak Tolstoy'un hesaba katmadığı bir şey var ve kitabın başından sonuna kadar bundan hiç bahsetmedi.
O da yandaşlar.
Yani kralcılar!
Bu nedenle ben de platon gibi düşünüyor ve Olası bir devletsizliğin, o devlete bağlı topluluğu iç çatışmaya götüreceğini düşünüyorum.
Tabi yanılıyor da olabilirim. Konu tartışmaya açıktır.
Küçük bir kız çocuğunu alıp kendilerine Tanrıça ilan ediyor, sonra da ona tapınıyorlar. Bu kız çocuğu biraz yaşı ilerleyip genç kız olunca da, tamam sen artık tanrıça değilsin deyip, yeni bir tane seçiyorlar.
şin kötü yanı bu emekli Tanrıçayı eş olarak kimse de almıyor, çünkü erkekler lanetlenmekten korkuyorlar. Tabi daha da öncesinde Tanrıça olabilmek için (kesik hayvan başlarının bulunduğu karanlık bir odada üç beş gün geçirmek gibi) ilginç sınavlara tabi tutuluyorlar. Ve bu kız çocukları tüm bunları yaşarken sadece 4-5 yaşlarında oluyor. Bildiğin çocukluk travması, başka bir şey değil.
Coğrafya hakikaten bazen kader olabiliyormuş. Şimdi düşününce böyle bir tarikatın peşinden gitmek ya da küçük bir kız çocuğuna tanrıça diye tapınmak, insana gerçekten aptalca geliyor değil mi? Çünkü bilmediğimiz bir olguya cevap arayışımız ve onu metafiziksel anlamda yorumlayışımız 'Stephen Hawking‘in de dediği gibi olsa olsa masal olurdu.
--spoiler--
BEYNi, BiLEŞENLERi BOZULDUĞUNDA ÇALIŞMAYI DURDURACAK BiR BiLGiSAYAR OLARAK GÖRÜYORUM. BOZUK BiLGiSAYARLAR iÇiN CENNET YA DA ÖBÜR DÜNYA YOKTUR; BU KARANLIKTAN KORKAN iNSANLAR iÇiN BiR PERi HiKAYESi.
--spoiler--
Kaynak : https://ciplakyazar.com/c...et-ve-cehennem-olmasaydi/
şin kötü yanı bu emekli Tanrıçayı eş olarak kimse de almıyor, çünkü erkekler lanetlenmekten korkuyorlar. Tabi daha da öncesinde Tanrıça olabilmek için (kesik hayvan başlarının bulunduğu karanlık bir odada üç beş gün geçirmek gibi) ilginç sınavlara tabi tutuluyorlar. Ve bu kız çocukları tüm bunları yaşarken sadece 4-5 yaşlarında oluyor. Bildiğin çocukluk travması, başka bir şey değil.
Coğrafya hakikaten bazen kader olabiliyormuş. Şimdi düşününce böyle bir tarikatın peşinden gitmek ya da küçük bir kız çocuğuna tanrıça diye tapınmak, insana gerçekten aptalca geliyor değil mi? Çünkü bilmediğimiz bir olguya cevap arayışımız ve onu metafiziksel anlamda yorumlayışımız 'Stephen Hawking‘in de dediği gibi olsa olsa masal olurdu.
--spoiler--
BEYNi, BiLEŞENLERi BOZULDUĞUNDA ÇALIŞMAYI DURDURACAK BiR BiLGiSAYAR OLARAK GÖRÜYORUM. BOZUK BiLGiSAYARLAR iÇiN CENNET YA DA ÖBÜR DÜNYA YOKTUR; BU KARANLIKTAN KORKAN iNSANLAR iÇiN BiR PERi HiKAYESi.
--spoiler--
Kaynak : https://ciplakyazar.com/c...et-ve-cehennem-olmasaydi/
Çok tanrılı dinlerden biri olup, binlerce belki de milyonlarca tanrı vardır.
insanlar hastalandıkları zaman, hastalıklarını iyileştirdiklerine inandıkları (küçük başlı fil heykeli gibi) tanrılardan yardım istiyor.
insanlar hastalandıkları zaman, hastalıklarını iyileştirdiklerine inandıkları (küçük başlı fil heykeli gibi) tanrılardan yardım istiyor.
Kıyamet kelimesi Yunanca'da "örtüyü kaldırmak" anlamına geliyormuş.
Bazı inanışlarda kıyamet, bir son (kaos) olarak görülürken, bazı inançlarda ise tam tersi (değişim, yeniden doğuş) gibi anlamlara geliyor. Mayalar'ın 2012 kehaneti de bunlardan biri.
Bazı inanışlarda kıyamet, bir son (kaos) olarak görülürken, bazı inançlarda ise tam tersi (değişim, yeniden doğuş) gibi anlamlara geliyor. Mayalar'ın 2012 kehaneti de bunlardan biri.